sesimde gizledigim kelimelerin en güzel öznesi imge.
sen acinin hiç iki kisiyi, sinirsiz bir sekilde ikizlestirdigine inanir misin?
günü üçe bölüp, ortasindan baslamak ve her saniyesinde senin im’lerinle yasamanin, bilinçsizliginde, nasil da kaybolmuslugun sesinle varolusa döndügünü biliyormusun?
hatirla!
bir çok modern yasamin köleleriyle bölünen hayatlarimizda, yasadigimiz acilarimiz bizi nasilda bir koza da hapsetmis hatirliyor musun.
unutma:”tatli seylerdir, sonu aci ile biten hatiralar. çünkü acilar yarinlarin saglikli, sonsuz sevgilerini olusturacak ve gülüsünün yorgani altinda isinacak.”
hayallerimiz ile…
-imgele
senin gülüslerin bir bülbülün, kirlangiç gibi özgürlesmesidir havada!seninle olmak; bir düstür.sonbaharda agaçlarin çiçeklere gebe kalmasidir. martilarin kanatlarinda rüzgar biçmesidir. yeni bir günes ve gökkusaginin kesfedilmemis tatli rengine katilip, parildamaktir .
düs/me
kendinle beraber tasidigin hayallerin gibi marti ol. saatin kadranina, ilmegini geçirdigin kötü rüyalarinla kötü anilarda mutsuz olma!
her gözyasin, kelebeklerin yuvasi olan yanaklarindan, dudaklarina emeklediginde lütfen gül!
…
birbirine paralel hayatlarin, iç içe geçmis ruhuna sarilmis gözlerindeki düslere tutun. üzüntülerine kalemler batirda kabarsin derisi anilarin. kapa gözlerini ve düsle. nasil da karli bedenlerimize düsen koru bile sogutabiliyor kötülükler, unutma. ama inatçi ol ve birakma yeni dogan bebegin kokusunu andiran gülüsünü.
hatirlarmisin ortak kokumuzu. eski kitap kokusunu. kelimelerin içerisinde barindirdigi efsane olan senin imgelerinle nasil hüznümü atesledin yine bilemezsin. serçe yüregimi gözyaslarinla nasilda titretirsin imgeleyemem.
unutma!
titrek korkularimizi besledigimiz kafesimizin üzerine çullananlar, geride kalan göz yaslarimiz ile yikadigimiz eski ruh ateslerinde, birer kül olacaklar. yeni imgeler dogacak ve gülüsü ile esecek üzerlerine… zaman da sen onlari imgeleyecek ve dagitacaksin onlarin yasadigi gettolarin çöplüklerine. beraberce ruhumuzu boyayacagiz seninle. bulustugumuz nokta da ise, karton hayallere vücut oldugumuz zihnimizin animsattiklarini silecegiz. çift ruhlu, tek bedenli hikayemiz gibi. ikizleserek!
ve unutma sen bir pinarsin, insanin dimagina degen sesin ile insani daha da susuzlastiran bir pinar.
dilegimdir ki herseyin feda oldugu bu dünyaya cefa olan insanoglunun erismeyecegi o güzel yüzünden eksilmesin bebeksi gülüsün!
sanat kalıp tanımaz bir köktür insan hayatında. hasan kale kullandığı tualler itibari ile farklı bir portfolyöye sahiptir. kendisi tual olarak sinek kanadı, yusufçuk kanadı, pirinç tanesi, kibrit çöpünü kullanmakta. oldukça ilginç çalışmalara sahiptir hasan kale.
“okula gitmeyeceğim. çünkü çok uykum var. üşüyorum. okulda kimse beni sevmiyor. okula gitmeyeceğim. çünkü orada iki çocuk var. benden büyükler. benden daha kuvvetliler. ben yanlarından geçerken ellerini açıyorlar, böyle yolumu kesiyorlar. korkuyorum.”
korkuyorum, okula gitmeyeceğim. okulda vakit bir türlü geçmiyor. her şey dışarıda kalıyor. okulun kapısının dışında. evdeki odam mesela. sonra annem, babam, oyuncaklarım, balkondaki kuşlar. okulda onları düşünürken ağlamak istiyorum. pencereden dışarı bakıyorum. dışarıda, gökte bulut var. okula gitmeyeceğim. çünkü orada hiçbir şeyi sevmiyorum. geçen gün bir ağaç resmi yaptım. öğretmen “çok ağaç olmuş, aferin,” dedi. bir tane daha yaptım. bunun da yaprakları yoktu. sonra onlardan bir tanesi geldi, benimle alay etti. okula gitmeyeceğim. akşam yatarken ertesi gün okula gideceğimi düşününce canım sıkılıyor. diyorum ki: ” okula gitmeyeceğim. diyorlar ki: hiç olur mu! herkes okula gider. herkes mi? herkes gitsin o zaman. ben evde kalsam ne olur? zaten dün gitmiştim. yarın gitmeyeyim, öbür gün giderim. evde yatağımda olsaydım. ya da odada. kendi başıma. şu okulda olmasaydım da nerede olursam olsaydım. okula gitmeyeceğim, hastayım.”
görmüyor musunuz, okul deyince midem bulanıyor, karnım ağrıyor, o sütü bile içemiyorum. süt içmeyeceğim, hiçbir şey yemeyeceğim, okula da gitmeyeceğim. çok üzülüyorum. kimse beni sevmiyor.
okulda o iki çocuk var. ellerini açıp benim yolumu kesiyorlar. öğretmene gittim. öğretmen, “peşimden niye geliyorsun?” dedi. sana bir şey söyleyeyim mi, ama kızmayacaksın. ben hep öğretmenin peşinden gidiyorum, öğretmen de “benim peşimi bırak,” diyor. artık okula gitmeyeceğim. neden mi? çünkü okula gitmek istemiyorum da ondan. Teneffüs olunca bahçeye de çıkmak istemiyorum. Tam herkes beni unutmuşken teneffüs oluyor. O zaman her şey birbirine karışıyor, herkes koşuyor. Öğretmen bana kötü bakıyor, güzel de değil. okula gitmek istemiyorum. beni seven o çocuk var, bir tek o iyi bakıyor. kimseye söyleme ama, ben de o çocuğu sevmiyorum. oturduğum yerde öyle duruyorum. kendimi çok yalnız hissediyorum. gözlerimden yaşlar akıyor. okulu hiç sevmiyorum. okula gitmek istemiyorum, diyorum. sonra sabah oluyor ve okula götürüyorlar beni. hiç gülemiyorum, önüme bakıyorum, ağlamak istiyorum. sırtımda askerler gibi koca bir çanta, yokuş yukarı çıkıyorum, gözüm yokuşu çıkan küçük ayaklarımda. her şey çok ağır, sırtımdaki torba, midemdeki sıcak süt. ağlamak istiyorum. okula giriyorum. bahçe kapısı demir ve kara, kapanıyor. anne bak ben içerde kaldım, ağlıyorum.
sonra sınıfa gidip oturuyorum. dışardaki bulut olmak istiyorum. kalem, defter, silgi; kahrolsun hepsi!
Orhan Pamuk
"...demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu." - pir sultan abdal
Düşü gerçeğe çevirmenin kavgasını veriyoruz.
searching.........
''Okumadığın gün karanlıktasın.''
Gizem Sir Bilim Tarih Teknoloji Efsaneler Olaylar Hikayeler Belgeseller.........
Blog Kapandı
The latest news on WordPress.com and the WordPress community.
genel olmayan kültür
Just another WordPress.com weblog
masumiyetini kaybetmiş davranışlar üzerine…
spotlar, show dünyası ve disko topları!
Eğer bir başkasını daha iyi tanıyor olsaydım, kendimden söz etmezdim THOREAU
"Mit" dediğin başlanmış, ama henüz sonu getirilmemiş bir sözdür. Roland Barthes
OH SHIT !
moda makyaj ve kadın
Just another WordPress.com site
tarih aptalların tahakkümünde.
...eğer susarsam,öfkem yitik bir vadide yankılanır.